25 Ekim 2010 Pazartesi

Kanım çok ısındı… Acaba size marka diyebilir miyim?


Eğer kabul edersen, sana marka demek istiyorum.

Evet, biliyorum, çok zor bir karar. Ama artık, ben de kendime

bir yol çizmeliyim. Beni mutlu edecek, beni kolları altına

alacak, tüm sorumluluğu üstlenecek bir markaya ihtiyacım var.

İhtiyaç duyduğumda aklıma ilk sen gelmelisin.

Beni çok iyi tanımanı istiyorum. Nelerden hoşlanıyorum, nerelere takılıyorum, kimlerle takılıyorum, hayatımı nasıl yaşıyorum, nerede çalışıyorum, tatilde nereye gidiyorum, ailem kim, nereliyim, arzularım ne, gelecekle ilgili planlarım neler, günümü nasıl geçiriyorum, tarzım nasıl? Çünkü beni tanımadan böyle bir ilişkiye başlamanı istemem. Aynı şekilde ben de seni iyi tanımalıyım.

Bana kendinle ilgili asla yalan söyleme. Ne tarzınla ilgili ne de yapınla… Çünkü, aramızdaki ilişkide benim sana söyleyecek bir yalanım yok. Senden de bunu beklerim.

Televizyonda, radyoda, gazetede, dergide, sinemada, durakta, internette, metroda, tuvalette, asansör kapısında, cep telefonumda, herhangi bir mağazada, bir otobüs üstünde, yanımdan geçen tanımadığım bir insanın çantasının üstünde, posta kutumda, e-postamda, oturduğum kafede mönüde, masanın üstünde, yol kenarlarındaki elektrik direklerinin ucunda, pencereden baktığımda karşımdaki binanın duvarında, tanımadığım bir sokaktaki duvarda, panolarda, gökyüzünde bir balonda yani ne bileyim, nereye baksam senin bana seslendiğini, güzel sözler söylediğini, içinde muzipçe bir tavır barındırdığını görmek, duymak istiyorum. Sadece bana ya da benim gibilere hitap etmeni bekliyorum. Hem de sürekli, her zaman…

Mağazaya gittiğimde zaman kaybı yaşamamak için diğerlerinin arasından hemen seni seçebilmek istiyorum. Diğerlerinden farklı olman, göz kamaştırman hoşuma gider. Bana hep göz kırpmalısın, kur yapmalısın.

Her seferinde aynı kalitede olduğunu bilmek içimi rahatlatacak. Gönül rahatlığı ile seni dostlarıma da önerebilmeliyim.

Kendi alanında uzman olman doğru bir karar. Yani her alanda her şeyi yapıyor olmak bana pek inandırıcı gelmiyor. Ama benim benzer yan alanlardaki ihtiyaçlarımı da gideren kardeşlerin olmasını isterim doğrusu…

Seninle etrafta görünmek de isterim. Bunu bir reklam ilişkisi olarak algılama. Sadece arkadaşlarıma ne kadar seçkin davrandığımı ifade etmek istiyorum. Ailenin önemli bir aile olması benim için önemli. Hayır ailem yok diyorsan ona da razıyım. Çünkü, yalnız biri olarak her sorumluluğu tek başına sırtlandığını bilmek de güzel.

Ayrıcalığını, yani diğerlerinden ayrıcalığını, farkını çok açık ve net bir şekilde anlatır mısın, gösterir misin?

İlişkimizde yıllar geçtikçe dünyadaki her gelişmeyi beni düşünerek, kendine yansıtabilmelisin. Böylece ben her zaman seni tercih edebileyim.

Seni seçmemin bir başka nedeni benim sağlığıma önem vererek hem en iyiyi seçmen hem de çevreye zarar vermemen. Seni marka yapanların haklarını da koruyor olman bana huzur verecek. En tepeden en alttakine kadar…

Her yerde sana ihtiyaç duyduğumda yanımda olmanı isterim. Sana hemen ulaşmak isterim. Senden uzak kaldığımda ya da seni merak ettiğimde bir telefonla, seninle ilgili tüm bilgileri alabilmeliyim. Sorun olduğunda sorumu cevaplamalısın.

Seninle olan ilişkimde kendimi pişman hissetmemeliyim. Rakiplerin olacak biliyorsun. Benim için onlarla savaşman gerekecek. Hayır, yanlış anlama. Seni bir başkası için neden terkedeyim? Çünkü ben sana sen de bana mecbursun. Bizim ikimizden başka kime ihtiyacımız var ki?

Şu kısacık hayatımda, senden çok şey mi istiyorum?


(2010′da yayınlanmıştır)

Kaynak: Bülent Fidan. reklamgunlugu.wordpress.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2leep.com